Açıklamasında, gelişmiş demokrasilerin olmazsa olmazı konumunda yer alan ve kuvvetler ayrılığı prensibiyle gerçekleşen ülke yönetimlerinin 4. gücü olarak kabul edilen medyanın, gerçek anlamda işlevini yerine getirebilmek için ekonomik bağımsızlığını sağlamak zorunda olduğuna işaret eden TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, medyanın ekonomik bağımsızlığını sağlayacak düzenlemeler yapılarak, hem medya kuruluşlarının, hem de bu kuruluşlarda çalışan basın emekçilerinin ekonomik sorunlardan kurtarılması gerektiğini vurguladı.

Türkiye genelinde faaliyet gösteren 9 gazeteciler federasyonu, 87 gazeteciler cemiyeti ve basın derneği ile bu derneklere üye yaklaşık 20 bin medya çalışanını tek çatı altında toplayan Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun Genel Başkanı Nuri Kolaylı, açıklamasında şu görüşlere yer verdi;

“Gelişmiş demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan basın sektörü, tarihinin en zor ekonomik krizlerinden birini yaşıyor.

Bir yandan meslek yasası eksikliği, basın özgürlüğü, yetişmiş eleman sıkıntısı, teknik altyapı, istihdam ve etik değerlerin farkında olmadan ya da bilerek ötelenmesi gibi sorunlarla karşı karşıya olan medya sektörü, diğer yandan ekonomik sorunlarla boğuşuyor.

Yerel medya kuruluşlarının ve çalışanlarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için ele alınması gereken ekonomik sorunlar ve çözüm önerileri şöyle sıralanabilir;

GİRDİ MALİYETLERİ VE DÖVİZE BAĞIMLILIK

Günümüz Türkiye’sinde yerel gazeteler ekonomik açıdan gerçek anlamda yaşam savaşı vermektedir. Gazete maliyetlerini oluşturan kâğıt, kalıp ve mürekkep başta olmak üzere tüm girdilerin döviz cinsinden fiyatları artmıştır. Medya kuruluşlarının girdi maliyetleri artışı yüzde 100 ile yüzde 200 arasında değişmektedir.

Bilindiği gibi medya kurumlarının, özellikle de yerel gazetelerin girdileri döviz kuru ile yakından ilgilidir. Kâğıttan mürekkebe, elektronik cihazlardan yazılımlara kadar medya sektöründe kullanılan malzemelerin çoğu ithaldir.

Son 2 yılda döviz kurlarında yaşanan yükseliş, medya kurumlarının maliyetlerini arttırmış, defalarca vurguladığımız gibi birçoğunu kapanmanın eşiğine getirmiştir.

Gazete sayısı 2019’da 1.075, 2020’de 1.051, 2021’de 996, 2022’de 964 iken 2023’te beklemedeki 10 gazete ile birlikte 972’ye düşmüştür. Söz konusu gazetelerde istihdam edilen fikir işçisi sayısı 2019’da 7 bin 593 iken 2022’de bu sayı 6 bin 687’ye inmiştir. Görüleceği üzere gerek gazete sayıları gerekse fikir işçisi olarak istihdam edilen meslektaşlarımızın sayılarında dramatik bir azalma yaşanmıştır.

Bu olumsuz sürecin durdurulması için medya kurumları malzeme kullanımında dışa bağımlılıktan kurtarılmalı, ilk aşamada eskisi gibi yerli kâğıt fabrikaları kurulmalı ve işletilmeli, gerekli teknolojik destek verilerek darboğazdan çıkmalarına olanak sağlanmalıdır.

Ayrıca, yılda sadece 1 defa arttırılan Basın İlan Kurumu’nun fiyat tarifesi, gazetelerin ekonomik sorunlarına çözüm olamamaktadır. Fiyat tarifesi yüksek enflasyon ortamında asgari ücrette olduğu gibi 6 aylık periyotlarla güncellenmeli, gazetelerin gelir kaybına engel olunmalıdır. Beklentimiz; Kur artışı ve resmi ilan kesintileri ile darboğaza giren yerel gazetelere, BİK ilan tarifesinin arttırılarak can suyu verilmesi yönündedir. 2024 Yılı Resmi İlan ve Reklam Tarifesi’nin BİK Genel Kurulu’nda belirlenecek teklif miktarı ve Cumhurbaşkanlığı tarafından ilan edilecek tarifenin sektörün kayıplarını telafi edecek nitelikte olması elzemdir. Bu itibarla tüm genel kurul üyeleri, Genel Müdürlük ve karar makamı olan Cumhurbaşkanlığı’na çağrıda bulunmak istiyoruz.

İLAN VE REKLAM GELİRLERİ
Medya kurumlarının yaşadığı ekonomik sorunların merkezinde, girdi maliyetlerinin yüksekliğinin yanında, ilan ve reklâm gelirlerinin düşüklüğü ile gazetelerin yetersiz satışı gelmektedir.

Tüm demokrasilerde medya kurumları çeşitli yöntemlerle devletler tarafından desteklenmektedir. Türkiye’de de devlet desteği, resmî ilanlar yoluyla gerçekleşmektedir. Özellikle yerel gazetelerin hayatiyeti, günümüzde büyük oranda Basın İlan Kurumu sistemi ile verilen resmi ilanlara bağlıdır.

Ancak son yıllarda ilanların birleştirilmesi, işlerin bölünerek ilan sınırları dışına çıkması, doğrudan alım ve acil alım yöntemlerine sıklıkla başvurulması, kooperatif ve dernek ilanları ile özel eğitim kurumu ilanlarının yayın zorunluluğunun kaldırılması gibi nedenlerle resmi ilanlarda ciddi oranda daralma meydana gelmiştir.

2022 yılı içinde “5. Yargı Paketi” kapsamında TBMM’de yapılan değişiklik icra iflas ilanlarının gazetelerde yayınlanması konusundaki kararı icra müdürlerine bırakmıştır. Bu düzenleme gazetelerin resmi ilan gelirlerinin çok önemli oranda düşmesine neden olabilecektir.

Tüm bu olumsuz uygulamalar zaman geçirilmeden ortadan kaldırılmalıdır.

İNTERNET BASINI
7418 sayılı Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereği Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 13 Ocak Cuma günü BİK Genel Kurulu’nda kabul edilen “Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği”, başta yerel gazetelerin kurduğu internet haber siteleri olmak üzere tüm internet haber siteleri için ağır koşulları içermektedir.

Öte yandan 2011 yılından bu yana BİK mevzuatı yolu ile gazetelerin internet ortamına hazırlanmış olması ve anılan gazetelerin internet sitelerinin resmi ilan ve reklam yayını hakkını haiz hale gelmesi olumlu bir gelişmedir.

Anadolu medyasının mevcut durumuna bakıldığında, yönetmelikte yer alan hükümlerin gerçekçi olmadığı ve bu şartlara göre yayın yapılmasının mümkün olmadığı açıkça görülmektedir.

Yerel gazetelere ait internet haber siteleri süreç içerisinde yönetmelikte belirtilen personel istihdamı, haber ve içerik kriterlerini sağlasa da, “ziyaretçi ve tıklama” sayılarına ulaşmakta zorluk yaşamaktadır.

1 Ekim 2023 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte, Türkiye genelinde basın ilanı alan 400 yerel gazeteye ait internet haber sitesinden sadece 200’ünün gerekli ziyaretçi ve tıklama sayısına ulaştığı düşünülmektedir.

Yeni döneme uyum açısından yönetmelik gerekliliklerinin 6 ay daha uzatılarak, yerel gazetelerin internet haber sitelerinin desteklenmesi beklenmektedir.

TELEVİZYON VE RADYO YAYINCILIĞI
Türkiye genelinde yerel, bölgesel ve ulusal yayın yapan televizyon kanallarının ortak sıkıntısı Türksat yayın giderleri, RTÜK’e ödenen ücretler gibi diğer yayın mecralarında olmayan masraflar nedeniyle girdi maliyetlerinin artmasıdır. Radyolar da aynı sorunu yaşamaktadır.

Özellikle yerel ve bölgesel yayın yapan televizyon kanalları büyük bir borç yükü altında kalmıştır. RTÜK Yasası günümüz koşullarına göre mutlaka yeniden ele alınmalı, RTÜK gelirlerinin bir bölümü, kurumsal yerel radyo ve televizyonlara destek olarak verilmelidir.

Yerel yayıncıların ödediği 10 yıllık yayın lisans bedeli düşürülmeli, yerel ve bölgesel yayıncıların gelirlerine uygun hale getirilmelidir. Yerel yayıncılar açısından benzer sorunun yaşandığı TÜRKSAT yayın iletim ücreti de aynı çerçevede değerlendirilmeli ve miktarı düşürülerek Türk Lirası üzerinden tahsil edilmelidir.

Yukarıda ana hatlarıyla özetlemeye çalıştığımız tüm bu sorunlar, yerel demokrasinin gelişimine destek olan, halkın haber alma özgürlüğü adına fedakârca görev yapan yerel medya çalışanları ve çalıştıkları kurumlar açısından yaşamsal önem taşımakta, mutlaka çözülmesi gerekmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur… “