Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan bu yönde açılan pek çok davada sanığın beraatine ilişkin hüküm verildiğini hatırlatan Oflaz, “Türk Ceza Kanunu’nun 134, 135 ve 139 maddeleri hükmü gereği kişisel verilerin kaydedilmesi ve yayılması yasak. Bu maddelere hükümlerine aykırı davrananlar ise 2 ile 4 yıl arasında hapis istemiyle yargılanıyor. Fakat burada kamusal alanda özel hayatı ilgilendirmeyen hayatın olağan akışı içerisinde ani gelişen bir olaya yönelik olarak ispatlama amacıyla çekilmiş görüntüler suç sayılmıyor. Hatta yargılamalar esnasında delil olarak kullanılabiliyor. Daha önce İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgede Kamusal alanda güvenlik görevlilerinin herhangi bir olaya müdehalesi esnasında video ve fotoğraf çekimi yasaklanmış idi. Ancak Danıştay kamusal alanda polisin ses ve görüntüsünün alınmasını engelleyen Emniyet Genelgesi’nin yürütmesi İçişleri Bakanlığı ve Emniyet’in itirazlarını reddederek durdurdu. Dolayısıyla şu anda kamusal alanda kamu görevlisi olsun ya da olmasın herhangi bir adli vakıa esnasında olaya yönelik olarak ispatlama amacıyla görüntü çekilmesi suç değildir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2017/5122 Essas2018/3516 kararı ile ortada bir suç söz konusu olduğunda, ispatlama amacı güdülerek kavga anını veya tartışmayı kameraya kaydetmek suç teşkil etmez. Bu kamera kayıtları yargılama sürecinde yasal delil niteliği de taşır” dedi.